15 Aralık 2012 Cumartesi

Kuzey Işıkları.. Aurora borealis


Daha önce kuzey ışıklarıyla tanıştınızmı bilmiyorum, eğer ilk defa duyuyorsanız sizi kuzey ışıklarıyla tanıştırdığım için şimdiden mutlu oldum :)


 Bir kış akşam'ı dışarıda üşürken bir anda gökyüzünde yeşilli morlu ışıklar belirdiğini ve bu ışıkların tepenizde spiraller çizip, çizgiler halinde uzayıp, büyüyüp, küçülüp  bir görünüp bir kaybolduğunu hayal edin... İşte onlar kuzey ışıkları... Kuzey ışıklarını Kuzey kutup dairesi (arctic circle)'da kalan herhangi bir ülkeden yani isveç, norveç, kanada. rusya, alaska, grönland'ın kuzey enlemlerinden görebilirsiniz.
Bilimsel olarak güneşteki patlamalardan yayılan enerji'nin dünya'nın manyetik alanının zayıf olduğu kutuplarda atmosfere girdiği ve atmosferdeki hidrojen, nitrojen atomlarının bu fazla enerji'yle parladığı/ ışık saçtığı söyleniyor. Enerji, hidrojen atomlarıyla birleşirse yeşil, nitrojen atomlarıyla birleşirse mor renkteki ışıklar meydana geliyor. Yeşil olan daha yaygın, mor ışıklar atmosferin daha üst katmanlarında oluştuğu için görmek çok zor. Güneşte çok şiddetli patlamalar olduğu zamanlar "arctic circle" halkası büyüyor ve daha güneydeki ülkelerden'de görülebiliyor. Hatta güneşte çok şiddetli patlamaların olduğu bir sene Meksika'dan bile görülebilmiş. Bunun için ışık kirliliğinin olmaması gerekiyor, yani büyük şehirlerde doğa'nın bize sunduğu hiçbir güzelliği görme imkanımız yok. Bırakın kuzey ışıklarını insan yıldızlı geceleri bile özlüyor.

Önce Stockholm'e oradan aktarmayla Kiruna'ya gittik. Uçaktan iner inmez taksi çağrılan telefonu bulup taksi çağırmanızı tavsiye ederim çünkü havaalanından taksi tek bir telefonla çağrılabiliyor. Uçaktan inen herkesin bu tek telefonu kullandığını düşünürseniz otel'e gidecek araç bulmanız saatler sürebilir. Neyseki bizden önce taksi çağırmış turistlere eklenerek "Camp Ripan"a ulaşabildik. Uludağ tarzı sıcacık bir otel beklerken karın ortasında tek başına bungalowlar karşıladı bizi. Lokanta ve resepsiyon bir tarafta oda başka bir tarafta. Soğukta yürürüm sorun değil derseniz tavsiye ederim.

Aslında kar'ı seven, dağcılık yapmış bir insan olarak kuzey'i bu kadar sevmeyeceğimi düşünmezdim. Anladım ki bizim dağlarımız kar, kış olsa bile güneşli ve güneş'i görmeden 1 gün geçirmek bile çok zor. Kuzey ışıkları dışında görülecek pek birşey olmayan, sabah 10:00'da aydınlanan ve öğleden sonra 14:00'de tekrar kararan bir hava'ya tekrar gitmek istemem.  Sadece 3 gün kaldık ve 1 gün daha fazla kalsaydım bunalıma girebilirdim. Kar'ın beyaz renkte olmasının ne kadar dengeleyici ve mucizevi birşey olduğunu orada anladım.O kadar karanlık bir hava'da beyaz kar insanın içine birazcık da olsa ferahlık ve huzur veriyor. O kadar karanlık'ta yeşil agaçlar bile insani ferahlatamaz, sadece beyaz kar biraz huzur verebilir.
Kuzey ışıklarını görebilmek için ışık kirliliğinin olmaması ve havanın açık olması gerekiyor. Çok bulutlu ve kapalı havalarda ışıklar oluşsada siz göremiyorsunuz. Bunun için en uygun bölge "Abisko". Etrafı dağlarla çevrili olduğu için Kiruna'da hava kapalıyken bile Abisko da açık olabiliyor. Burada bir de gözlemevi kurulmuş " abisko skystation".

Gözlemevi'ne gitmek için yola çıktığımızda hava çok kötüydü, fırtına vardı ve rehber görme ihtimalimizin az olduğunu söyledi. Tekrar gelmek düşüncesinden hoşlanmadığım için yok ben şanslıyımdır, buraya kadar geldiysem muhakkak görürüm tarzı motivasyon cümleleriyle kendimi avutmaya çalıştım. Neyseki biz oraya vardığımızda hava açıktı, hatta teleferiğe doğru ilerlerken kuzey ışıkları hafiften belirmeye baslamıştı. Yukarı çıkmadan önce bize kar tulumu, bot ve eldiven verdiler. Uzaya çıkan astronotlara benzediğimiz halde yukarı çıkarken nasıl üşüyebildik anlamıyorum.

Hayatımdaki en güzel tecrübelerden bir tanesi gözlemevi'ne çıkan teleferik. Zifiri karanlığın ortasında önünde bağlı olduğun kablo'yu bile seçemezken gökyüzünde yeşil parıldayan bir takım ışıklar görmek gerçekten muhteşem. Hiç bir yer'in tam ortasında ve aynı zamanda dünya'nın merkezindesin. Sanki havada asılı duruyorsun. Ne bir ev, ne bir insan, ne bir ses. Sadece havada ansızın beliren bir takım ışıklar ve karanlık.

İstasyon'a ulastığımızda hava tekrar bozmaya başladı. Bizde içeri girip hem ısındık hem de kuzey ışıkları hakkında rehber tarafından bilgilendirildik. Gözlemevi'nin içi ışıklı olduğu için dışarı çıkıp kar'ın üzerine yatarak izlemen gerekiyor. Abisko'daki 2.saatimizde ışıklar tekrar belirmeye başladı. Bu sefer yarım saat kadar sürecek bir şölenle karşılaştık. Gökyüzünde aniden bir ışık beliriyor, dakikalar içinde ışık büyüyor, şekil değiştiriyor, sonra arka tarafta bir ışık daha beliriyor, sonra bunlar birleşiyor, dağalıyor. Görsel olarak beni çok etkilemesinin yanında garip bir ruh haline girdim. Eskimolar kuzey ışıklarının ölen atalarının ruhları olduğuna inanırmış, bende babamı yanımda hissettim, birara dünya'nın bu kadar değişik ve güzel bir yer olduğuna hayret ettim, birara bu kadar güzel birşeyi görebildiğim için tesekkür ettim.  Kesinlikle insanın iliklerine kadar işleyen sadece görsel değil aynı zamanda ruhsal bir deneyimdi benim için.

Abisko'dan başımız dönerek ayrıldık, istanbul'a döndüğümde hala kuzey ışıkları'nın etkisindeydim. Yaptığımız bir diğer güzel tur'da köpekli kızak turuydu. Yaşlı bir adamın kullandığı ve 12 tane köpeğin çektiği bir kızakla bembeyaz ormanların içinde, donmuş göllerin üzerinde 2 saat boyunca dolaştık. Kendimi film kahramanı gibi hissettim. Arkamızda bizi kovalayan ajanlar yoktu belki ama son surat giden bir kızak'la bembeyaz bir ülke'yi keşfetmek çok masalsı.

Çocukken okuduğum en kar'lı masal karlar kraliçesiydi, Antalya'da büyümüş ve kar'la çok geç tanışmış birisi olarak kendi masalımı yaşadığım için çok şanslıyım.