10 Eylül 2011 Cumartesi

ara tara

Hani ne istediğini ne aradığını bilmediğin zamanlar vardır ya..kötüdür.  Bazen de ne aradığını bildiğin ama bulamadığın zamanlar vardır...Daha da kötüdür... Ama en kötüsü galiba aradığını bildiğin ve bulduğun ama bulduğunu fark etmediğin zamanlar...
Mesela Marco polo, adam düşünmüş taşınmış dünyayı keşfedicem yeni kıtalar bulacağım demiş. Ne güzel, ne aradığını biliyor. Ama koskoca Amerika’yı bulup bulduğunu fark edemiyor. Bundan kötü ne olabilir ki... Sen yıllarca ara tara hem de bul ama anlama. Şimdi o Amerika’yı bulamadı diye bizim de önümüze gelen yakınımızda duran şeyleri fark etmeden geçmemiz şart mı?
Eski sevgilileri evlenince hayıflanan arkadaşlarınız var mı sizin de? Şimdi başkası beğenince dönüp bir bakası geliyor bu adam da ne vardı diye. Arkana bakacağına dön önüne bir bak. Belki önünde hayatının aşkı duruyor, yok nerdeee ille arkamıza bakacağız.
Ya da alışverişe çıkan ama ne alacağını bilmeyen arkadaşlarınız var mı? Mesela o kısmı hiç anlamam. Alışveriş yapmanın iki türü olmalı: ya aklında bir şey vardır, eksik gördüğün almak istediğin ya da öylesine dolaşırken vitrinde bir şeyler üstünde sizin adınız yazıyomuş gibi parlar. Hiç aklında yoktur ama alıverirsin. Ama öyle durup dururken saatlerce kendini zorlayıp illa da alışveriş olsun çamurdan olsun diye bir şeyler almak da ne? Zaten saatlerce bakman gerekiyorsa beğenmemişsin demektir.
Aslında ben genelde ne istediğimi bilirim, genelde aklımda bir şey olur. Ona uygun bir şey bulunca da hemen anlarım. Alışveriş için süper bir özellik ama işin içine insanlar girince durum biraz daha zorlaşıyor. Karşındakini de ikna etmen gerekiyor aradığın benim diye. Çalışmaya ilk başlayacağım zamanlarda çok eğlenceli  gözüken bir işe başvurmuştum ama görüşmeye çağırmamışlardı bile. Halbuki mektup bile yazmışım adamlara, hiçbir şeyi atmadığım için taşınırken buldum. Sonra uzakdoğu rehberi olmak istemiştim bir arada, gözüme kestirdiğm bir acenta vardı. Ben ne istediğimi bilsemde gidip konuşacak cesaretim yoktu o zamanlar. Aslımda şimdi var mı diye sordum kendime bir an, bilmiyorum, sanırım hala yok.  Sonuçda aradığını bulduğunu bilsende sonuç  fiyasko olabiliyor.
Tabi tuttuğunu koparan inan modeli de var yeryüzünde ama henüz o kısmı çözemedim. Eğer bir gün çözersem başarının 10 sırrı, istediğini elde etmenin 5 yolu falan gibi daha ilgi çekici yazılar yazarım elbet.  Ben insanların kendi iç yolculuklarını tamamlamasından yanayım genede. Herkesin başarısının,mutluluğunun 10 sırrı kendi sırrı olmalı. Yoksa korkarım ruhsal dünyalarımızda aynı estetikçiden, aynı kuaförden çıkmış kadınlarla aynı konuşma  koçundan ders almış sunucu, siyasetçiler gibi birbirinin aynı olacak.