27 Nisan 2015 Pazartesi

Thy bizi Nepal'den özel uçakla aldı eve getirdi rüyası...

Bu yazının baska bir girişi vardı.. Kathmandu'ya ilk indiğimde otelin bahçesindeki bambu sandelyede otururken, elimde kahve, huzurlu bahceye bakarken, gülümseyen insanların arasında yazılmış...
Insanın başına ne geleceğini bilmemesi ve unutma yeteneği en büyük yaşama araçları diye dusunuyorum. Guzel bir bahcede otururken ertesi gün yaşayacağınız kabusu bilseniz birtek mutlu aniniz bile olmazdi... Genede yasadigimiz depremin bir şanssızlık olduğunu düşünmüyorum. Tam tersine 7,9 buyuklugunde bir depremden sağsalim kurtulup, birgün sonra evde olabilmek kadar kucuk bir olasiligin gerceklesmesi ancak buyuk bir sans sayesinde olabilir.

Neresinden başlanırki anlatmaya... Takılıyor kelimeler... Maymun tapinagindan eve yeni gelmis tam evde yayilmistik... O merdivenleri tirmanirken o kadar yorulmusuz ki...  Önce hafif bir sarsinti oldu. 9 katli bir binanin üçüncü katında kalıyorduk. Traktör falan geçiyor sandık önce, sarsıntı devam edince birbirimize bakmaya başladık.. Deprem? Burada? Şimdi? Ben sehpanın altına girdim.. Hazal masanın... Gülen ne hikmetse pencerenin yanını kolon farzetmiş, Elvan kapının önünde dikiliyor... Sehpanın altından "masanın altına girin" diye tekrarlamaya başladım... Bilmem kaçıncı tekrardan sonra Elvan duydu masanın altına girdi, gülen onu gördü o da masanın altına... Sonra gülen bitsin çıkıcaz diye tekrarlamaya başladı. Ama bitmiyor... Bitmiyor.. Bitmiyor.. Ne kadar sürdü hala bilmiyorum ama bitmedi... Eşyalar düşüyor, evin heryerinden ayrı sesler geliyor, en son duvardan düşen bir kütle hatırlıyorum... Sonrasında merdivendeyiz bitti galiba... Hazal ayakkabılarını almadan en önce fırlamış, kızlar ayakkabıları aldılar onları görünce bende... Merdivenlerden iniyoruz ama merdivende bitmiyor... Dizlerim titredi derler ya evet titriyormuş... Merdivenler bitmedi... Artık binanın önündeyiz birileri ağlıyor binaya bakıyoruz... Sonra yerden bir sarsıntı daha... Yolda duruyoruz zaten ne olabilir ki.. Yok yolda da duramıyoruz.. Nasılsa bu sarsıntı ayaktayız ama duramıyoruz yerle beraber sallanıyorsun... Ikinci sarsıntı da bitti.. Binanın üst katlarından hala insanlar iniyor. Biz hızlı davranmışız ilk sarsıntıdan sora inmişiz. Hikayeleri  sonra duyuyoruz birisi asansörde yakalanmış hala titriyor, üst katlar yanlara da salınmış kaymamak için kapılara tutunmak zorunda kalmışlar, bir kadın akciğer kanseriyim diyor sonra bir sigara alıp yakıyor, bir kepenk kapanıyor herkes zıplıyor, en ufak sese hassasız. Hayır zaten açık havadayız daha da gidecek bir yer yok ama acayip bir ruhhali. Nepal'li görevliler çok profesyonel, muhtemelen ilk depremleri ama yapılabilecek herşeyi en doğru şekilde yaptılar. Ilk anda su ve bisküvi geldi beklediğimiz yere. Dört beş saatlik bekleyişin ardından görevliler eşyaları sırayla alabilirsiniz dediler. Binaya tekrar girip eşyaları kurtarma operasyonu yapıyoruz. Önce plan; kim nereye girecek, hangi eşyaları alacak. Hazal'a sen kal diyoruz ama kendisi yangın merdiveninde. Evet odanın hemen yanında yangın merdiveni varmış. Biz normal merdivenden inmiştik. Odaya gelirken bir baksaymışız keşke. Hazal çoraplarla cam kırıklarına basmamaya çalışıyor. Benim görevim bizim odadaki valizleri almak. Normalde iki elimle ancak taşıdığım valizi bir elime alıyorum, diğer valizi diğer elime merdivenlere koşuyorum. Adrenalin sen nelere kadirsin! Bir anda on kaplan gücüne ulaşmışım... Plan tamam. Eşyaları da aldık biraz huzurluyuz. Ayakkabı, mont deyip geçeriz oysaki ne kadar önemliymişler. Sokakta toplandık, aramızda on günlük bir bebekte var. Böylece saatler geçti. Akşam sokakta sabahlarız diye düşünürken otel görevlileri size bir yer ayarladık dediler.

Hotel vajra... Hayatımda gördüğüm en sağlam bina. Korkudan gece 4e kadar giremedik odaya ama 7,9 gördü ve bir çatlak bile yok. Holdeki resim yamulmuş dedik ama meğer öyle asılmış. Depremin izi bile yok. Oda'da artçılar geliyor avize bile sallanmıyor nasıl sabitlemişlerse. Nepal'e ilk ulaşınca bize gelen mesajdan konsolosluğu aradık, nepale en yakın Hindistan konsolosluğu, ne zaman arasak ulaştık kendisine, bizi Fahri konsolosa yönlendiriyor.

 Uçağa ulaşma kısmımız hikayenin deprem kadar yıpratıcı kısmı benim için. Fahri konsolos bizi otelden arıyor: Yarına THY uçuşu varmış, uçakda gelmeyenler olursa sizi aldırmaya çalışacağız diyorlar. Seviniyoruz... Kesin değil ama olsun bir umut. Yarın akşama istanbulda yemek planı yapılıyor. İstanbula varana kadar bizi ayakta tutan şey " akşama yemek planımız var" muhakkak gitmemiz gerek. Sabah 7 de uçak, 5 gibi çıkmamız gerek. 5te Fahri konsolosu arıyoruz ulaşamamış Thy'ye yıkılıyoruz. Uçak 7de bitti bu iş... Kaldık burada. Saat 7 falan Elvan geliyor telefon hatları artık çekmiyor diyor. Oteli de arayamazlar. Internette gitti... Bitti diyor... Yıkılıyoruz... Elvan'ın cümlesi biter bitmez telefon çalıyor. Evet filmde değiliz. Ama tam cümle bitince telefon çalıyor. Açıyoruz Fahri konsolos. Havalimanına gidin sizi priority liste alacak diyorlar. Uçuyoruz.. Resmen uçuyoruz valizler zaten hazır, kapalı. Havalimanına Vardık uçağın saati geçti zaten ama ne zaman kalkacak bilmiyoruz hemen içeri girmemiz gerek. O da ne yüzlerce insan valiz kapı? Kapı nerde? Yok hayatta giremeyiz biz buraya... Yıkılıyoruz. Meğer herkes dışardaymış kalkacak uçağın adını söylüyorlar o yolcular sadece giriyor. Bütün o medeni Avrupa ülkesi insanları birer vandala dönüşmüş. Ama en vandalları Fransızlardı, haklarını yemeyeyim. Itiş kakış izdaham... İçerdeyiz... Nasıl oldu... Hatırlamıyorum. Inanamıyoruz akşama istanbuldayız... Hindistan konsolosunun yönlendirdiği Fahri konsolosun yönlendirdiği havalimanında çalışan bir kadın bizi buluyor. Checkin sırasındayız rüya gibi. Kadın biletimizin olmadığını öğreniyor. Gülen Etopya'da yaşıyor Addisababa'ya dönecek. Elvan Shangai'da yaşıyor Shangai'a dönecek. Bizim biletler thy değil ve hepimizin biletleri 02/05. Bugüne biletimiz olsa zaten kimseyi aramaz havalimanına gelirdik. Turkiye Cumhuriyeti bizi kurtarıyor depremden sanıyorduk? Ama biletimiz yok... Biletli yolcu kurtarma operasyonu? Yıkılıyoruz... Önce bilet alın diyorlar, THY'nin dandik call center numarası. Türkiye'de bile işini zor halledersin gelde "lütfen hatta bekleyin" makinesine "deprem" de... "acil" de..."Hayatmemat meselesi" de... Uçağın saati geçtiği için bilet satamıyorlar. Bize bilet alın diyen thy kathmandu yetkilisi Mehmet bey saati geçmiş uçağa Türkiye'den bilet satılacağını söylemişti oysaki... Çöke çöke dibe vurduk... Kadın onu arıyor bunu arıyor benim acentamdan alın diyor o da olmuyor... Gözümüzün önünde çoğu zaten Avrupa vatandaşı yolcu alıyor boarding pass'i Türk hava yolları bizi almıyor bir türlü. Son çırpınış call centerı arıyorum yalvarıyorum resmen bir yetkiliyi arasınlar diye. Buradaki Mehmet beye biri talimat versin alsın bizi de... Acil durum numarası falan yokmu sizin ulaşacağınız bir yetkili... Yok... Buradan tekrar o otele nasıl gidilir... Uçak dinindeyken binemeyip nasıl gidilir... Ağlayamıyorum bile çöktüm işte... Herkes gitti zaten bitti buraya kadar derken kadın bekleyin biraz daha diyor umutlanıyorum hemen... Kadının eliyle gel işareti yaptığı an... Mutluluktan uçuyoruz... Gidiyoruz kontuara THY görevlisi nakit ödeyin diyor tamam diyoruz ne kadar? Kişi başı 1000dolar! 4 kişiyiz 4000dolar!!! Kredi kartı geçmiyor nakit 4000dolar! Zengin gösteriyoruz galiba. Hiç açık bankaya benzeten olmamıştı! Yanımızda zaten 4000 dolar nakit yok. Gülen dayanamıyor artık. "Binmiyoruz Türk vayandaşıyız, Buda Türk hava yolları ama" Çökecek ruh hali bile kalmadı. Görevli kadın Mehmet beyi tekrar arıyor. Mehmet bey artık gülenden mi etkilendi, bir an insafa mı geldi bilinmez bize bedava bilet veriyorlar run forest run! Sevinemiyoruz bile artık. Gülen ufak bir bayılma emaresi gösteriyor ama toparlıyoruz... Biz limandayken birkere daha vuruyor. Uzaktan bir bina daha yıkılıyor herkes koşuşuyor. Allahım kurtar artık bizi buradan... Uçaktayız...
Uçakta en az on kişilik boş yer var! Bu vicdansızlığa kalbim sızlıyor. Son deprem 6,9muş, az kalsın uçak bizsiz, boş kalkacaktı ve biz depreme arabada yolda yakalanacaktık. Şuan yaşıyorum evimdeyim çok mutluyum ama bu yazıyı yazmam gerekiyordu. Orada hala insanlar var ve thy boş koltuklarla uçuyor. Umarım bu yazı bir yetkiliye ulaşır ve insanları boş koltuklara ücretsiz alır THY. Bugün gazetelerde gördüğüm THY uçak yolladı haberleri umarım gerçek olur.